NE OLACAK BU ÇOCUKLARIN HALİ ?

Okullar açıldı. Dün bir, bugün iki. Okullu çocuklarda gözle görülür bir sevinç, bir telaş, bir heyecan… Öyle ya, okullarına, öğretmenlerine, sınıf arkadaşlarına kavuştular ya da yeni okullu oldular. Yeni okullar, yeni kıyafetler, yeni çantalar, kitaplar… Nasıl sevinmesinler, nasıl havalanmasınlar?

Sizin de sevinçli, mutlu, heyecanlı olduğunuz görülüyor. Çocukları, torunları okullu olur ya da bir üst sınıfa geçer de sevinmez mi insan! Havalara girmez mi! Ayakları yerden kesilmez mi! Haklısınız… Öyle ya, çocuklarınız, torunlarınız çalışıp sınıflarını geçecekler, okullarını bitirecekler, sonra lise ve üniversitede okuyacaklar. Bir meslek sahibi olacaklar. Hatta sizin gönlünüzden geçtiği gibi “büyük adam” (büyük adam ne demekse?) olacaklar. Büyük adamlıktan aşağısı her nedense bir çoğumuza yetmez. Oysa büyük adamlığı boş verip sadece adam olmalarını beklemek hepimiz için daha hayırlı olurdu. Çünkü hayat tecrübeleri gösteriyor ki pek çok kişi “büyük adam” olmak hırsıyla öyle çirkinliklere düşüyor, öyle çanak yalayıcı, öyle dalkavuk, öyle çalıp çırpıcı oluyor ki artık onların insan kategorisinde hiç mi hiç yeri kalmıyor.

Ne var ki yüreğinizin bir yanının kaygı bulutlarıyla gölgelendiğini de görüyor gören gözler: Okulla birlikte çocuklar arasında kıran kırana, eşitsiz, haksız, zalimce bir yarışın başlatıldığını da seziyor, hatta açıkça görüyorsunuz: Bir yanda en gelişmiş özel okullara özel araçlarla götürülen sağlıklı, bakımlı, bir eli yağda, bir eli balda çocuklar, öte yanda aşırı kalabalık öğrencili, sayıca ve eğitimce yetersiz personelli okullara giden, taşımalı sistemin sıkıntılarını yaşayan ya da servis ücretlerini denkleştirmede zorlanan çocuklar… Ve daha kötüsü, siyasi iradelerini bir torba pirince, birkaç yüz kilo kömüre, ya da bir çeyrek altına satmak çaresizliğindeki ailelerin çocukları… Bu iç karatıcı tabloyu görebilecek kadar açıksa gönül gözünüz, yüreğinizin bir yanını nasıl kaplamaz keder bulutları, nasıl utanç duymazsınız. Bu eşitsizlik, bu zulüm, bu sadaka makyajıyla gözlerden kaçırılmak istenilen utanç verici tablonun oluşmasındaki katkınızdan ya da buna seyirci kalmaktan nasıl utanmazsınız. Ve kendi kendinize nasıl sormazsınız “ne olacak bu çocukların hali” diye?

Siz sormazsanız, siz el koymazsanız, bu çocukların halinin ne olacağına hiç kuşkusuz başkaları karar verecektir! Tıpkı geçmişte ve şimdi olduğu gibi: Çocuklar birilerinin finanse eder göründüğü ama masrafların tümünü kat kat fazlasıyla halka ödettiği birtakım yabancı güdümlü örgüt yurtlarında beyinleri yıkanarak ulusuna, ordusuna düşman unsurlar olarak yetiştirilecektir. Tespitim inanılmaz görünüyorsa, bu yurtlarda yetiştirilip hizmete sokulmuş gençlerimizin halini şöyle bir inceleyin lütfen.

Bir Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir