BİR TEŞEKKÜR ETMEK, BİR ÖZÜR DİLEMEK ÇOK MU ZOR?

Günlük yaşamımızda çevremizdeki insanlarla iletişimde bulunur, onlara sorular sorar, yanıtlarından yararlanır; onların sorularını yanıtlayarak kendilerine yardımcı olmaya çalışırız. İnsanlardan ihtiyacımız olan şeylere ulaşmamıza yardımcı olmalarını ister ya da ihtiyaç duydukları şeylere ulaşmalarına yardımcı oluruz. Böylece birbirimizin yaşamını kolaylaştırır, aramızda bir yakınlık, bir dostluk kurarız. Bu gelişme iç dünyamızın hoşnutlukla dolmasına neden olur. Karşımızdakilerin bize gösterdikleri

BU ÇAĞDA ZEHİRLİ MEYVE – SEBZE ÜRETİMİ VE TÜKETİMİ

İnsanlık günümüzden yaklaşık on iki bin yıl kadar önce avcılık ve toplayıcılıkla beslenip yaşama düzenini geride bırakarak uygun topraklarda tahıl, meyve ve sebze ekmekle, ehlileştirebildiği hayvan türlerini çevredeki otlaklarda besleyip uygarlığa adım atmakla gelecekteki kaderine el koydu. İnsan, böylece geçmişe göre daha kolay, daha rahat, daha tok bir yaşama kavuştu. Nüfus artışı ile birlikte yerleşkelerdeki

ŞU NAMUS DEDİKLERİ, ŞU ERKEKLİK DEDİKLERİ, ERKEK SÖZÜ DEDİKLERİ, SÖZ NAMUSTUR DEDİKLERİ…

Dünyada uygarlığın başladığı başlıca birkaç bölgeden biri olan ülkemizde her yıl yüzlerce kadın en yakınlarınca öldürülmekte, katilleri ise kör cahil çevrelerince “Helal olsun, erkek adammış! Namusunu temizledi.” övgüleriyle alkışlanmaktadır. Kadınları öldüren erkeklerin savunmalarında öne sürdükleri başlıca nedenler: Kadının evlilik talebini reddetmesi, arkadaşlık isteğini kabul etmemesi, boşanmak istemesi, kendisinin aldatıldığından kuşkulanması ve bu kuşkulardan kaynaklı kuruntular;

BİZ EŞEK OLURSAK SIRTIMIZA BİNEN ÇOK OLUR

Bilirsiniz, eşek denilen mahluk bir garip hayvan. Ağzı var, dili yok. Sırtına semer vurursunuz, itirazı olmaz. semere yük yüklersiniz, sesini çıkarmaz; yükün üstüne binersiniz, “Ne oluyor yahu?” demez. Dehlersiniz, yürümeye davranır ama ağırlığın altında çok zorlanır. Elinizdeki kırbacı ya da sopayı kıçına vurursunuz; canını dişine takarak yürümeye çalışır. Yol yokuşa sararsa dayanamaz, çöker. Çaresiz, sırtından

BEN’DEN BİZ’E YÜKSELMEK

Çocukları bilirsiniz. Çevrelerindeki varlıkları tanımaya başlar başlamaz her şey onlarındır. Başta anneleri olmak üzere hiç bir şeyi başkalarıyla paylaşmak istemezler. Bu, annelerinin sütünden ve şefkatinden, kucağından, oyuncaklarından çevresindeki ilgi çekici nesnelere kadar her şey için geçerlidir. Kardeşleri dünyaya geldiğinde yaşamları boyunca sürecek bir kıskançlık duygusuyla dolar yürekleri. Zamanla kardeşleriyle paylaşmayı kabullenseler de, bu duygu hiç

SEVGİLİ İNSANLAR, GÖREV BAŞINA !

Birkaç gün önce iki bayram yaşadık sevgili insanlar: Önce 31 Mart 2024 günü akşamı demokrasi bayramı, birkaç gün sonra da şeker bayramı… Her iki bayram da halkımıza kutlu olsun. Şeker bayramı her 355 günde bir kutlanıyor halkımızca. İyi de oluyor. Küsler barışıyor; yaşama savaşı içinde sağa sola savrularak ailelerinden uzak kalan pek çok insan, bayram

AHLAK, ETİK VE HUKUK SİZE DOĞRU SÖYLEMEYİ EMREDİYORSA…

Sevgili İnsanlar; Bildiğiniz üzere aile bireylerimiz, günlük yaşamımızda muhatap olduğumuz insanlar, içinde yaşadığımız toplum, devlet ve tüm insanlık bizden ahlak, etik, hukuk ve nezaket kurallarına uymamızı isterler. İnsanlar ancak bu kuralların geçerli olduğu toplumlarda huzur, refah ve güvenlik içinde yaşadıklarını hissederler. Eğer kurallara uyulmadığına tanık olurlarsa can, mal ve namus güvenliğinden yoksunluk duygusuna kapılırlar. Bu

KENDİNİZ Mİ OLMAK İSTERDİNİZ, “BAŞKALARI GİBİ” Mİ?

Günlük yaşamımızda tanıştığımız ya da tanıdığımız kişiler hakkında ister istemez birtakım değerlendirmeler yaparak onları ya “metelik etmez” kişiler ya da bilgili, kültürlü, becerikli, kibar, işinin ehli, saygıdeğer insanlar olarak değerlendiririz. Hatta kimimiz yanlış bir değerlendirmeyle onları taklit etmeye kalkışırız. Tanıma – tanışma şansımızı doğru kullanacak kadar aklı başında olanlarımız o değerli insanların olumlu yanlarını örnek

İSRAFIN EN KÖTÜSÜ KENDİMİZİ İSRAF ETMEKTİR

“İsraf haramdır.” denir.  Bazıları her ne kadar “İtibardan tasarruf olmaz.” derlerse de israf haramdır; hele kamunun kesesinden israf külliyen haramdır. Geceleri kamu işleriyle uğraşırken kamunun mumunu yakan halife Ömer’in   bu mumu söndürüp kendi işleri için kendi mumunu  yaktığını anlatarak halka telkinde bulunanların kendi saraylarında milletin cebinden itibarda sınır tanımadıklarını anımsayıp konumuza dönelim. İsraf, kısaca elimizdeki

KÜFÜRSÜZ BAYRAMLAR, KÜFÜRSÜZ YAŞAM…

Koskoca  adamlar ana babalarının, eşlerinin, çocuklarının, torunlarının önünde “Hay anasını  s.ktiğimin falancası… ” diye başlıyor söze! Sonra her cümlenin başında, ortasında, sonunda tekrarlayıp sürdürüyor muhabbetini (!).  Ne kadar çirkin, ne kadar korkunç! Ne kadar ayıp, Ne kadar utanç  verici! Ama kimsenin yüzü kızarmıyor. Utanmanın u’su bile yok ortamda…  Sonraki konuşmacı da aynı minval üzere söverek